16 Haziran 2013 Pazar


Pepsi-We Will Rock You!


Reklam, hakim akımın en önemli pazarlama araçlarından. Daha doğrusu pazarlama deyince akla ilk gelen kavram olan reklam ticari ürünlerin müşteri zihnindeki aynası konumunda. ‘Ayşe Teyze’yi de, banka reklamlarında bize kendisini sevdiren Kaan Girgin’i de unutmadık, unutamadık. Tabi reklamlar her zaman bu kadar masum ve sevecen olmuyor, sarsıcı da olabiliyor. Hem de derinden sarsıyor. Tıpkı Pepsi‘nin yıllar önce pazara sunduğu “We will rock you” şarkısıyla hatırlanan ve Beyonce, Pink ve Britney Spears‘in birer gladyatör olarak karşımıza çıktığı reklam filminde olduğu gibi.

Reklam filminin yönetmeni daha sonrasında sinemaya geçiş yaparak Hücre, Düşüş ve son olarak Ölümsüzler gibi yapıtları ortaya koyan Hintli Hollywood yönetmeni Tarsem Singh. Yönetmenin reklam filmlerinden önce de müzik klipleri tecrübesi var dolayısıyla filmleri de görsel olarak oldukça zengin. Filmimize dönersek, filmde imparator arenaya gelir. Dövüşlerin başlamasını beklerken yanında duran pepsilerden alıp yudumlamaya başlar. Bu sırada dövüşü bekleyen gladyatörlerde, halk da imparatoru seyretmektedir ve pepsileri yoktur. İmparatorun gözleri önünde onlarda olmayan bir şeyi içmesine halk da, gladyatörler de oldukça içerler. Halk imparatoru yuhalarken, ölümcül savaş için açılan kapılarla arenaya giren gladyatörler de savaş aletlerini bırakıp bu durumu protesto ederler. Halka yönelirler. Tribünlere oynamaya başlamışlardır. Gladyatörlerden biri olan Pink isyan kıvılcımını yakar ve ateş “We will rock you” şarkısıyla halka da sıçrayarak harlanır. İsyancılar aynı şarkıyı halka da söyletirler, çünkü halk desteği olmadan devrimler başarısız olur. Reklamın sonunda ise gladyatörler bu isyanın gürültüsüyle devirdikleri imparatorun elinden pepsileri almış, halka doğru kadeh kaldırarak içmektedirler. Tabi imparatordan farklı olarak, pepsileri halka dağıtırlar.

Basit bir reklam gibi gözükse de kapitalizmin son yıllardaki stratejisini anlamak adına kayda değer bir örnek. Öncelikle şarkıda geçen ‘rock’ kelimesi pek bilinen anlamıyla kaya değil sarsmak, sallamak anlamında kullanılmıştır ki reklamın görselindeki vurgudan da anlaşılır. Ayrıca ‘rock’un başka bir anlamı da sallayarak uyutmaktır ki kapitalizm ekseninde düşünüldüğünde pek de manidar olur. Halka yönelen üç gladyatör “sizi sallayacağız, bugüne kadarki bildiklerinizi unutun yeni baştan olun ve isteklerinizi önemseyerek yaşayın, onları almak için de siz de sarsın,sallayın” demektedir. Bu mantıkla herkes her şeyi hak eder. Böylelikle her istek makul bir zemine oturur. Yani kahvehaneden ülkeyi yönetme hakkını görürsünüz kendinizde. ‘Sallayacağız’ vurgusu aynı zamanda filmdeki mekanın arena olması dolayısıyla da imparatora tahtını sallayacağız, sarsacağız şeklinde bir meydan okumadır. Filmin sonunda da sallanan taht yıkılır, imparator gladyatörlerin bulunduğu kısma düşer onlarla eşit konuma gelir. Bir bakıma gelen eşitlikçi yönetim şekli olan demokrasidir. Halkın üzerine odaklanan kameralar da halkın zalim bir dikta altında olduğunun izlenimini onların eski kıyafetleriyle betimlemektedir. Üç gladyatör, bir bakıma özgürlük savaşçısı da diyebiliriz imparatorun hazinesini(pepsi) filmin sonunda ele geçirir ve halka dağıtırlar. Buraya kadar her şey çok güzeldir ve tam da olması gerektiği gibidir.


Şimdi gözümüzü reklamdan bugün Ortadoğu’da yaşananlara çevirelim. Kendi getirdikleri ve her türlü ticari antlaşmaları yaptıkları diktatörleri(imparatorları) yine kendileri öyle istedikleri için halkı da saracak bir bahar esintisi ile devirdiler, deviriyorlar. Müslüman Ortadoğu halkları özgürleşsin diye değil, diktatörlerin yani kendi ortaklarının kullanma süresi dolduğu içindir tüm yaşananlar. Yüzyılın başında yeniden şekillenen dünya içindir. Çünkü görülmüştür ki, şekilsel de olsa demokrasinin olduğu ülkelerde pazar daha kuvvetli, daha liberal ve daha büyüktür. Yeni satışlar için düzenlenmiş elde kalan metalar Ortadoğu’ya satılmak üzere yola çıkmıştır bile. Halkın elinde kendi ülkelerinin hazineleri değildir kalan, kalacak olan tek şey pepsidir olsa olsa. Tıpkı reklam filminde müzik ‘star’larının dağıtıkları gibi. Hala yaygın ve kullanılan bir stratejidir ‘star’ sömürüsü. Marilyn Monroe da, Angeline Jolie de dünyanın bir ucundan bir ucuna boşuna gezmemiştir elbette.

''Bu bahar bizlere çiçek açmadı, bu bahar kuşlar ötmedi Ortadoğu’da. Bu baharda sadece karın paylaşımı ve kanın kokusu vardı. Yeşil, ağaçların değil doların yeşiliydi; kırmızı ise gülün değil kanın kırmızısıydı.''

4 Haziran 2013 Salı

Reklam ve Kadın- Hello boys 



Etkili yaratıcılığın temelinde şu vardır: insanın kendi doğasının dışa vurumu; hangi istekleri onu harekete geçirir, hangi içgüdüleri onu yönlendirir..Kaldı ki, insan kendisini gerçekten motive eden şeyleri,iç güdülerini ve hazlarını ifade edemez. Bu yüzden bunun dışa vurulması bir imgeye,görsele veya bir şekle bürünmesi gerekir.Böylece insanın içinde hissettikleri bir resim gibi boş bir kağıda dolmuş olacak ve kağıt o hislerin sahibine ait olabilecektir.

Reklam tarihi boyunca erkeğe yönelik olmayan reklamların içine cinsellik sokmaya gerek duyulmamıştır. Omo'nun hedef kitlesi tamamen kadınlardır ve içinde cinselliğe dair hiç bir obje göremessiniz. Oysa erkeğe yönelik olan tüm ürünlerin içine cinsellik objesi yerleştirmek bir ritüel haline gelmiş ve böyle de devam etmektedir.Örneğin nerdeyse her araba reklamında bir dağa tırmanan otomobil karesi vardır. Bu dağ olmasa da yüksek bir yerler olduğu kesindir. Reklamlarda arabalar hep yukarı çıkar. Çünkü ''yukarı'' ve ''dağ'' ile anlatılmak istenen asıl şey kadındır.Dağ gibi zorlu,yüksek,ulaşılması ve elde edilmesi güç fakat hep olduğu yerde bekleyen bir dağ gibi kadın.
HELLO BOYS(1994) sloganlı reklam afişi cinselliğin reklamda ki yerini açık bir şekilde gözler önüne seriyor.Kadın biz erkeklere bu afişle geldim,buradayım,baktığınız her yerde,boş bir sayfadayım diyor.

   
Reklam, işletmelerin ürün ve hizmetlerini, halk kitlelerine, çeşitli kitle iletişim araçlarını kullanarak, tanıtan, pazarlama iletişiminin bir öğesidir. Bu tanıtımları yapmadan önce çeşitli araştırmalar yaparak, bunları en etkili olabilecekleri şekle sokmaya çalışır. Toplumların kültürünü, ekonomik yapısını, gelişim süreçlerini, psikolojik alt yapısını analiz ederek işe başlar. İnsanın şimdiki ve gelecekle ilgili ihtiyaçlarını, özlemlerini, beklentilerini belirler veya onları insanda yaratır. Bu süreçleri geçirdikten sonra, etki malzemelerini tespit eder ve amaçlarına ulaşmak için kullanır. Günümüzde kadın reklamın kullandığı en etkin malzemelerden biridir.

Günümüz toplumlarında, kadının tanıtımlarda kullanımı oldukça yaygın bir hal almıştır. Reklam sektörü, kadın özelliklerinin kullanımı ile, toplum üzerindeki etkisini gördükten sonra, daha çok alanda, daha farklı özelliklerine hem hitap etti, hem hitap etmesini sağladı. Üretilen ürün veya hizmetlerle, güzel ve çarpıcı bir kadın yüzü v.s. kullanarak dikkat çekmesini, ürünle o güzel yüzün, kitlelerin algılarında bütünleşmesini sağladı. İlgili ürün veya hizmete, kadının arzu ve özlemlerini yükleyerek, erkek toplumuna, o ürüne sahip olmaları halinde, kadınların o özlem ve aruzlarını karşılayabilecekleri hissini vererek, dikkat çekti.





27 Mayıs 2013 Pazartesi

WE TRY HARDER-AVİS

''biz ikinciyiz ve birinci olmak için hep daha fazla deniyoruz''

Renksiz bir gerçek kimsenin dikkatini çekmez.Heyecanlı bir yalan ise,mutlaka dikkat çekecektir.İyi ve dürüst insanların anlaması gereken budur.Aktarmaya çalıştıkları 
heyecanlı ve özgün değilse yapılan iş ölü doğar.
Birinci olmak istersin.En önde yer almak için,akla ilk gelen sen olmak için yıllarını verirsin.Çünkü  birinci olduğunda her şeyin sona ereceğini düşünürsün.Rakip yok,fikir yok, daha iyisini yapabilmek için nedenin yok.

Sora sen çıkarsın ortaya. Söylenmemiş olanı söylersin.Söylenmekten korkulanı söylersin.Kuralları yıkarsın.Alışılagelmiş her şeyin dışına çıkarsın ve dersin ki ''BİZ İKİNCİYİZ,BİRİNCİ OLMAK İÇİN HEP DAHA FAZLA DENİYORUZ''. Böylece klasik reklam mantığının çok ötesinde bir zekaya ve kitleye hitap edersin.İşte şimdi sen AVİS'sin.Daha çok çalışan,en iyisini yapmaya çalışan,asla birinci olamayacak avis.Bundan dır ki ; Kışkırtın.Ama kışkırtıcılığınız ürününüzden kaynaklansın.Eğer reklamda kafasının üzerinde duran bir adamı sadece dikkat çekmek için kullanıyorsanız yanlış yapıyorsunuz.Ama eğer ürününüzün  baş aşağı duran adamın cebindekilerinin yere düşmesini engellediğini anlatıyorsanız, o zaman doğru olanı yapıyorsunuz demektir. İşte o zaman siz gerçekten bir AVİS olmuşsunuz. Gerçek bir birinci olmuşsunuz demektir.


Bu reklamın yaratıcısı da Bernbach'tan başkası olamaz tabi..











19 Mayıs 2013 Pazar

BAZEN KÜÇÜK DÜŞÜN -think small


Bazen küçük düşün. Bir çocuk kadar bir volkswagen kadar küçük düşün.Sonra büyük ol.Büs büyük ol.Herkesin volkswagen'i ol. Önce bütün kuralları yık sonra kuralları sen koy.Tüketicine saygı duy,onları insan yerine koy.İnsanlara reklam denen sevimsiz şeyin nasıl hoşuna gidebileceğini ilk sen göster. Onlara özel olmayı hissettir.Bu gerçeği öğrenmek istedikleri şekilde ver onlara.Çünkü bir ürünle ilgili doğru şeyler söylersiniz.. kimse sizi dinlemez.Bunu öyle bir ifade etmelisiniz ki, insanlar içlerinde hissetsinler.Çünkü hissetmezlerse hiç bir sonuç alamassınız.


Bir reklam dahisi: BİLL BERNBACH


Amerika'da büyük kasalı arabaların otobanlarda çılgınlık attığı yıllar.Vosvos'un Amerika'da topu atmaması için hiçbir sebep gösterilmiyor.Çünkü bu araba Amerikan Halkı'nın standartlarına uymuyor,uyamıyor.

Ta ki Bill Bernbach isimli bir dahi çıkıp söylenmemiş olanı söylemenin ve topluma aksi yönü mizahi ve yalın  bir dille işaret etmenin gücünü keşfedene kadar.


O'nun adını duyduğumuzda aklınıza gelen özellikle gelmesi gereken prensip 'mizahi ve yalın anlatım' , unutulmazı ise ''Think Small'' sloganıyla başlayan ''Lemon'' la devam eden kampanyasıdır.


23 Haziran 2012 Cumartesi

İlkel insanda iç dünya dış dünyaya yansıtılmıştır ve hep gece süresince belirir.
Sol eliniz cebinizde ya da arkanızdayken  birinin  ya da karşınızdakinin elini sıkamassınız.Elinizde bir bıçak olmadığını göstermek zorundasınız.
İlk örnekler anlaksal mimarinin temelidir.İnsanda var oluştan  buyana hep vardır.Bilinçaltının temelini oluştururlar.(Tanrı kavramı ve imgesi,kutsal ve dinsel olgunun her yerdeliği) iç güdüler , imgelerle dışarı çıkar.