Pepsi-We Will Rock You!
Reklam, hakim akımın en önemli pazarlama araçlarından. Daha doğrusu pazarlama deyince akla ilk gelen kavram olan reklam ticari ürünlerin müşteri zihnindeki aynası konumunda. ‘Ayşe Teyze’yi de, banka reklamlarında bize kendisini sevdiren Kaan Girgin’i de unutmadık, unutamadık. Tabi reklamlar her zaman bu kadar masum ve sevecen olmuyor, sarsıcı da olabiliyor. Hem de derinden sarsıyor. Tıpkı Pepsi‘nin yıllar önce pazara sunduğu “We will rock you” şarkısıyla hatırlanan ve Beyonce, Pink ve Britney Spears‘in birer gladyatör olarak karşımıza çıktığı reklam filminde olduğu gibi.
Reklam filminin yönetmeni daha sonrasında sinemaya geçiş yaparak Hücre, Düşüş ve son olarak Ölümsüzler gibi yapıtları ortaya koyan Hintli Hollywood yönetmeni Tarsem Singh. Yönetmenin reklam filmlerinden önce de müzik klipleri tecrübesi var dolayısıyla filmleri de görsel olarak oldukça zengin. Filmimize dönersek, filmde imparator arenaya gelir. Dövüşlerin başlamasını beklerken yanında duran pepsilerden alıp yudumlamaya başlar. Bu sırada dövüşü bekleyen gladyatörlerde, halk da imparatoru seyretmektedir ve pepsileri yoktur. İmparatorun gözleri önünde onlarda olmayan bir şeyi içmesine halk da, gladyatörler de oldukça içerler. Halk imparatoru yuhalarken, ölümcül savaş için açılan kapılarla arenaya giren gladyatörler de savaş aletlerini bırakıp bu durumu protesto ederler. Halka yönelirler. Tribünlere oynamaya başlamışlardır. Gladyatörlerden biri olan Pink isyan kıvılcımını yakar ve ateş “We will rock you” şarkısıyla halka da sıçrayarak harlanır. İsyancılar aynı şarkıyı halka da söyletirler, çünkü halk desteği olmadan devrimler başarısız olur. Reklamın sonunda ise gladyatörler bu isyanın gürültüsüyle devirdikleri imparatorun elinden pepsileri almış, halka doğru kadeh kaldırarak içmektedirler. Tabi imparatordan farklı olarak, pepsileri halka dağıtırlar.
Reklam filminin yönetmeni daha sonrasında sinemaya geçiş yaparak Hücre, Düşüş ve son olarak Ölümsüzler gibi yapıtları ortaya koyan Hintli Hollywood yönetmeni Tarsem Singh. Yönetmenin reklam filmlerinden önce de müzik klipleri tecrübesi var dolayısıyla filmleri de görsel olarak oldukça zengin. Filmimize dönersek, filmde imparator arenaya gelir. Dövüşlerin başlamasını beklerken yanında duran pepsilerden alıp yudumlamaya başlar. Bu sırada dövüşü bekleyen gladyatörlerde, halk da imparatoru seyretmektedir ve pepsileri yoktur. İmparatorun gözleri önünde onlarda olmayan bir şeyi içmesine halk da, gladyatörler de oldukça içerler. Halk imparatoru yuhalarken, ölümcül savaş için açılan kapılarla arenaya giren gladyatörler de savaş aletlerini bırakıp bu durumu protesto ederler. Halka yönelirler. Tribünlere oynamaya başlamışlardır. Gladyatörlerden biri olan Pink isyan kıvılcımını yakar ve ateş “We will rock you” şarkısıyla halka da sıçrayarak harlanır. İsyancılar aynı şarkıyı halka da söyletirler, çünkü halk desteği olmadan devrimler başarısız olur. Reklamın sonunda ise gladyatörler bu isyanın gürültüsüyle devirdikleri imparatorun elinden pepsileri almış, halka doğru kadeh kaldırarak içmektedirler. Tabi imparatordan farklı olarak, pepsileri halka dağıtırlar.
Basit bir reklam gibi gözükse de kapitalizmin son yıllardaki stratejisini anlamak adına kayda değer bir örnek. Öncelikle şarkıda geçen ‘rock’ kelimesi pek bilinen anlamıyla kaya değil sarsmak, sallamak anlamında kullanılmıştır ki reklamın görselindeki vurgudan da anlaşılır. Ayrıca ‘rock’un başka bir anlamı da sallayarak uyutmaktır ki kapitalizm ekseninde düşünüldüğünde pek de manidar olur. Halka yönelen üç gladyatör “sizi sallayacağız, bugüne kadarki bildiklerinizi unutun yeni baştan olun ve isteklerinizi önemseyerek yaşayın, onları almak için de siz de sarsın,sallayın” demektedir. Bu mantıkla herkes her şeyi hak eder. Böylelikle her istek makul bir zemine oturur. Yani kahvehaneden ülkeyi yönetme hakkını görürsünüz kendinizde. ‘Sallayacağız’ vurgusu aynı zamanda filmdeki mekanın arena olması dolayısıyla da imparatora tahtını sallayacağız, sarsacağız şeklinde bir meydan okumadır. Filmin sonunda da sallanan taht yıkılır, imparator gladyatörlerin bulunduğu kısma düşer onlarla eşit konuma gelir. Bir bakıma gelen eşitlikçi yönetim şekli olan demokrasidir. Halkın üzerine odaklanan kameralar da halkın zalim bir dikta altında olduğunun izlenimini onların eski kıyafetleriyle betimlemektedir. Üç gladyatör, bir bakıma özgürlük savaşçısı da diyebiliriz imparatorun hazinesini(pepsi) filmin sonunda ele geçirir ve halka dağıtırlar. Buraya kadar her şey çok güzeldir ve tam da olması gerektiği gibidir.
Şimdi gözümüzü reklamdan bugün Ortadoğu’da yaşananlara çevirelim. Kendi getirdikleri ve her türlü ticari antlaşmaları yaptıkları diktatörleri(imparatorları) yine kendileri öyle istedikleri için halkı da saracak bir bahar esintisi ile devirdiler, deviriyorlar. Müslüman Ortadoğu halkları özgürleşsin diye değil, diktatörlerin yani kendi ortaklarının kullanma süresi dolduğu içindir tüm yaşananlar. Yüzyılın başında yeniden şekillenen dünya içindir. Çünkü görülmüştür ki, şekilsel de olsa demokrasinin olduğu ülkelerde pazar daha kuvvetli, daha liberal ve daha büyüktür. Yeni satışlar için düzenlenmiş elde kalan metalar Ortadoğu’ya satılmak üzere yola çıkmıştır bile. Halkın elinde kendi ülkelerinin hazineleri değildir kalan, kalacak olan tek şey pepsidir olsa olsa. Tıpkı reklam filminde müzik ‘star’larının dağıtıkları gibi. Hala yaygın ve kullanılan bir stratejidir ‘star’ sömürüsü. Marilyn Monroe da, Angeline Jolie de dünyanın bir ucundan bir ucuna boşuna gezmemiştir elbette.
''Bu bahar bizlere çiçek açmadı, bu bahar kuşlar ötmedi Ortadoğu’da. Bu baharda sadece karın paylaşımı ve kanın kokusu vardı. Yeşil, ağaçların değil doların yeşiliydi; kırmızı ise gülün değil kanın kırmızısıydı.''
Şimdi gözümüzü reklamdan bugün Ortadoğu’da yaşananlara çevirelim. Kendi getirdikleri ve her türlü ticari antlaşmaları yaptıkları diktatörleri(imparatorları) yine kendileri öyle istedikleri için halkı da saracak bir bahar esintisi ile devirdiler, deviriyorlar. Müslüman Ortadoğu halkları özgürleşsin diye değil, diktatörlerin yani kendi ortaklarının kullanma süresi dolduğu içindir tüm yaşananlar. Yüzyılın başında yeniden şekillenen dünya içindir. Çünkü görülmüştür ki, şekilsel de olsa demokrasinin olduğu ülkelerde pazar daha kuvvetli, daha liberal ve daha büyüktür. Yeni satışlar için düzenlenmiş elde kalan metalar Ortadoğu’ya satılmak üzere yola çıkmıştır bile. Halkın elinde kendi ülkelerinin hazineleri değildir kalan, kalacak olan tek şey pepsidir olsa olsa. Tıpkı reklam filminde müzik ‘star’larının dağıtıkları gibi. Hala yaygın ve kullanılan bir stratejidir ‘star’ sömürüsü. Marilyn Monroe da, Angeline Jolie de dünyanın bir ucundan bir ucuna boşuna gezmemiştir elbette.
''Bu bahar bizlere çiçek açmadı, bu bahar kuşlar ötmedi Ortadoğu’da. Bu baharda sadece karın paylaşımı ve kanın kokusu vardı. Yeşil, ağaçların değil doların yeşiliydi; kırmızı ise gülün değil kanın kırmızısıydı.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder